BLOG
TÜM SÜREÇLERİN YÖNETİMİ: ÜRÜN YAŞAM DÖNGÜSÜ
02 Temmuz

TÜM SÜREÇLERİN YÖNETİMİ: ÜRÜN YAŞAM DÖNGÜSÜ

Dijital teknolojinin hayatımıza girmesi sosyal yaşantımızın yanı sıra üretim dünyasında da köklü değişiklikler yaşanmasına neden oluyor. Bundan daha 10 yıl önce onlarca kişinin günlerini vererek çözüme kavuşturduğu sorunlar bir kaç saatlik bir zaman diliminde bilgisayarımıza yüklediğimiz bir program tarafından eksiksiz çözülerek işleme konulurken, üretimin en zor süreci olan üretim geliştirme süreçleri de dijitalize oldu. Üretim sürecinin dijitalize olmasını ise Product Life Management (PLM) olarak adlandırdığımız ürün yaşam döngüsü süreçleri izledi. Artık ürünün pazara girişinden gelişmesine, ürünün pazarda tutundurulmasından, doygunluk aşamasına ve son evre olan ona erme sürecine kadar tüm etaplar dijitalize olmuş bir bütünlük halinde önümüze geliyor.

Ancak ülkemizde ürün yaşam döngüsü dediğimizde bir çok sıradan insanın olduğu gibi bir çok üreticinin de aklında herhangi bir ışık yanmıyor. Kavram çoğumuz için hala yabancı. Endüstrideki yeri her gün biraz daha artan Product Lifecycle Management (PLM)” sisteminin Türkçe açılımı ürün yaşam döngüsü PLM müşteri ve tedarikçi firmalar arasındaki ilişkiyi ve bilgi akışını internet ortamına dökülmesi. Böylelikle ilgili kişiler veya kurumlar her yerden bu bilgilere erişebilmekte ve hem taraflar arasında bir şeffaflık oluşmada hem de ürünün mevcut durumu ve geleceği hakkında öngörüde bulunabilme imkanı sağlanmakta.

PLM, ürün bilgisinin etrafındaki uygulama, insan, veri, iş metotları ve prosesleri bütünleştirip süreçlerin yönetilebileceği işbirlikçi bir ortam yaratarak sadece şirketlerin mevcut ürünlerinin yaşam döngüsünü kontrol etmekle kalmıyor, aynı zamanda ürün odaklı stratejilerin oluşturulmasına da destek sağlıyor. Bunun yanı sıra önceden aynı ürün için ayrı ve bağımsız olarak çalışan süreçleri, disiplinleri, fonksiyonları ve uygulamaları birleştirerek tasarrufun da önünü açıyor. Bu bütünleşik yaklaşım ürünün sadece bilgisayar ortamında geliştirilmesini kapsamamakta; ürün ile ilgili üretim süreçlerini, farklı disiplinler arasındaki prosesleri ve tedarikçi ilişkilerini de içermekte. PLM kullanılarak bir taraftan dijital ortamda sanal olarak oluşturulan üretim tesisinde ürün proses akış simülasyonu yapma imkanı bulunurken, diğer yandan da ürünün sanal prototipi üzerinde fonksiyon ve güvenlik testleri tasarım aşamasında gerçekleşebilmekte.

PLM’nin fonksiyonları kısaca açıklamamız gerekirse aşağıdaki alt başlıkları sıralayabiliriz:
? İyi yapılandırılmış ürün portföyünü yönetme
? Ürün portföyünün finansal getirisini en üst düzeye çıkarma
? Yaşam döngüsü boyunca, ürünlerin kontrolünü ve yönetimini sağlama
? Ürün geliştirme, destek ve geri dönüşüm projelerini etkin yönetme
? Müşterilerden, saha mühendislerinden ve pazardan gelen geribildirimleri yönetme
? Tasarımcılar, tedarik zinciri ortakları ve müşteriler ile beraber çalışmayı etkinleştirme
? Ürün ile ilgili süreçleri yöneterek; tutarlı, etkin ve yalın hale getirme
? Ürün tanımında bilgi bütünlüğünü, güvenliğini yönetme ve sürdürme, ihtiyaç duyulan yer ve zamanda kullanılabilir halde olmasını sağlama

Yukarıda saydığımız fonksiyonlara baktığımızda PLM’nin üreticiye sunduğu avantajları yadsınamaz bir gerçek. Bundan dolayı da sistem her geçen gün endüstride ağırlığını hissettiriyor. Ürün odaklılığı sayesinde PLM beyaz eşyadan gıdaya, hızlı tüketim mallarından ilaç endüstrisine, yazılımdan küçük çaplı ev aletlerine, otomotivden havacılık ve uzay sanayi ürünlerine, biyomedikal cihazlardan, enerji santrallerine, haberleşmeden oyuncak sektörüne ve makine ekipmanlardan mega yapılara kadar farklı alanlarda uygulama alanı bulmakta. PLM ayrıca farklı büyüklükteki şirketlerde uygulanabilirliği neden ile de küçük büyük demeden tüm şirketler tarafından talep görüyor. PLM yeni ürün ve proses geliştirme sürecinde kullanılabildiği gibi mevcut ürünlerin geliştirilmesi ve üretim hatlarının optimizasyonunda da etkin olarak kullanılıyor.

Diğer yandan PLM ile ürünün pazara sürümüne kadar süren zaman dilimindeki maliyetlerde de önemli derecede düşüş sağlıyor. 80’li yıllarda ürün geliştirme sürecinde aktif olarak kullanılan fiziksel prototiplerin yerini 2000’li yıllardan sonra DMU’lar ve sanal gerçeklik (Virtual Reality ¬ VR) aldı. Ürünün tasarım aşamasında olması nedeniyle düşük olan değişim maliyetleri, süreç ilerledikçe üretim planlama ve üretim evrelerinde oluşan hataların giderilmesi için donanım ve üretim ekipmanlarında yapılan değişiklikler nedeniyle artış gösterir. Bu durum aynı zamanda da ürünün pazara sunum süresini uzatıyor. Ürün geliştirme sürecindeki bu olumsuzluğu gidermek fiziksel ve dijital prototiplerin değerlendirilmesi ile minimize ediliyor. Böylece ürün geliştirme sürecindeki değişiklikler, sürece paralel olarak hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Bu aşamada ürün ile ilgili geri bildirimler, oluşturulan fiziksel ve dijital prototiplerde yapılan doğrulamalar sayesinde değişim maliyetlerinin düşük olması sağlanıyor.

Tüm bu anlattıklarımız ışığında Endüstri 4.0 ve hayatımıza soktuğu PLM gibi yenilikler önümüzde sınırsız bir alan açarak büyük kolaylıklar sağlıyor. Biz de bu yenilikleri kullanabildiğimiz ve hayatımıza aktarabildiğimiz oranda dünyada başarıyı yakalayacağız.
 
SenemKılıç

1978 Denizli doğumluyum. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği eğitimimi tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Sayısal Yöntemler Yüksek Lisansı Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Ana bilim dalında "X,Y Kuşağının İstihdam Politikaları" üzerine doktora eğitimi tez aşamasında devam etmekteyim...

Bana Ulaşın