BLOG
İş güvenliği değil önce kendi güvenliğimiz aslında
22 Aralık

İş güvenliği değil önce kendi güvenliğimiz aslında

2014 yılında hepimiz Soma ve Ermenek’te yaşanan maden facialarıyla yıkıldık. Acılı ailelerin, eşlerin, çocukların feryatları hala dün gibi.  Suçlu aradık günlerce gündemi meşgul etti sonra unutuldu yazmak istemiyorum tekrar etmemesi için hepimize ilahi bir uyarı olsun demek istiyorum.

Hafta sonu gazetede okuduğum bir haber beni yine bu gündeme dönmeye mecbur bıraktı.  İstanbul’da bir ilköğretim okulunda 6.sınıf öğrencisi Mert Öztoprak Fen bilgisi dersinde laboratuvarda deney yapılırken meydana gelen patlamada gözünden ciddi biçimde yaralandı. Belki görme  kabiliyetini bir gözünün tümüyle kaybedeceği bir sonuca neden olan bu olay temelinde yine aynı konuya dayanıyor. İş güvenliği ihmali. Gazetelerin köşesinde hızlı ülke  gündemimiz içinde eriyip kaybolmuş belki çoğunuzun dikkatini bile çekmemiş bir başlık olabilir. Fakat iki evlat annesi ve bilimin gelişme için tek şart olduğunu savunan bir ebeveyn olarak bu haberden son derece kaygı duyarak konuyu kaleme almak istedim. Geriye dönüp kök neden incelediğinizde iş emniyet duygusunun eksikliğine dayanıyor.

Ülkemizde iş güvenliğiyle ilgili yasa onaylanınca iş verenlerin çoğu kendilerine bunu ek yükümlülük olarak gördü zaten bu konuya önem verenler yasaya gerek duymadan uyguluyordu. Sonuçta iş güvenliği merkezinde işi yapanın yaşamını düşünerek dolaylı işi garanti altına alan bir yaklaşım. Fakat biz yine yaşamımıza konmaya çalışılan her yeniliği felsefesini özümsemeden, neden var olduğunu anlamaya çalışmadan ezberci ya da uyumcul yaklaşımla kabul ediveriyoruz hemen de ettik.

Hayır diyorum. İş güvenliği iş verenlerin kendilerini yasa koyucuya karşı koruyacağı yerde değil çalışanların iş görenlerin bizzat kendi iş alanlarının güvenliğini yine kendileri için düşünecekleri yerde olmalı. Yani lütfedilmemeli talep edilmeli.

Peki bu nasıl sağlanacak dersek iki çıkar yol bulabiliyorum. İlki yeni yetişen neslin bilinçli yetişmesi. Buna en iyi örneği yurt dışı seyahatlerimde özellikle Avrupa’da uzun dönem kaldığım zaman diliminde bisiklete binmeyi öğrenen küçüklerin kask, kolluk ve dizliği bisikletten önce öğrendiklerini verebilirim. Basit bir örnek ama güvenlik düşüncesinin istikrar boyutu açısından oldukça etkisi büyük derim. Bu nesil yetiştikçe trafikte terör estirmiyor, sarı ışığın geleceğini hissedip elini kornaya dayamıyor, yoldan geçerken yetişeceği her neyse kendini yola atmıyor, evde, iş yerinde, eğlenirken, çalışırken, sosyalleşirken, ticarette emniyet duygusunu oluşturacak her başlığı planlayıp uyguluyor. Bütünüyle bakıldığında toplum yaşamı gelişiyor, insanlar yetişirken yaşam kalitesi de gelişiyor. Gelişmişliği sadece ekonomik gelişmişlik olarak değil maddi refahın yaşamın her kılcalına nüfuz edeceği bir yere taşıyor. Bunu bisikletle mi başarıyor hayır bunu kendi yaşamını önce düşünme rekleksiyle başarıyor. Dolayısıyla olası kazaya neden olan diğer paydaşın da riskini azaltıyor. Bu düşünceyi yeni nesle verebilmemiz için bizim de ebeveynler olarak yetiştirilmemiz gerekir diye düşünüyorum.  İkinci başlık da biziz dolayısıyla.Sonucunda araçlardaki emniyet kemerlerini gelişmiş milletler arka koltuklarda da kullanırken biz uyarı sesi çıkmasın diye emniyet kemer yuvasına kemeri arkadan takan inovatif çözüm örneklerini de içinde barındıran bir milletiz. Çünkü o kemer araç koltuğunda kurulduğumuz alanda sıkışma, daralma nüfuz alanımızda eksilme hissi oluşturuyor, yakamızı, ceketimizi kırıştırıyor. Her neyse bu örnekler bitmez. Bizim de bilinçlenmemiz şart ki çocuklarımızın aldığı eğitimde acaba başına ne gelebilir diye düşünmeyi geçtim başına geldikten sonra savcıya suç duyurusunda bulunma trajikomikliğini sergilemeyelim.

Bugün yine okuduğum bir haber içler acısı ve durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.

 
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 16 ilde 165 okulda yaptığı denetimlerinin müfettiş raporlarına göre okullarda yangın söndürme tüplerinin dolumu bile merdiven altlarında yaptırılıyor. (Hürriyet 22.12.2014 tarihli haber)

Bu demek oluyor ki yangın çıkması durumunda ilk kullanılacak yangın tüpleri ya boş, ya içindeki gaz olması gerektiği gibi değil ya da denetimsiz şansımıza ne çıkarsa.

Acıyı başa geldikten sonra yaşamaktansa kıymet verdiklerimizin yaşam kalitesi için bile daha duyarlı olmaya davet ediyorum herkesi. Eğer ortada insan sağlığını tehdit edecek en ufak bir şüphe varsa ilgili paydaşları uyarmak, bilinçli olmaya davet etmek herkesin vicdan sorumluluğundadır diyorum. Küçük Mert ve ailesine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum ve umuyorum gözündeki görme kaybı bu genç yaşında ortadan kalkar. Çok istediği futbol hayaline kavuşur. Bütün ailelere de toplumsal bilincin önce durumun varlığını kabul etmekle başladığını yazmak istiyorum.

Sağlıklı günler diliyorum, sevgiyle kalın

 
Senem Kılıç

Bilgisayar Mühendisi, Yönetim Danışmanı

SenemKılıç

1978 Denizli doğumluyum. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği eğitimimi tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Sayısal Yöntemler Yüksek Lisansı Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Ana bilim dalında "X,Y Kuşağının İstihdam Politikaları" üzerine doktora eğitimi tez aşamasında devam etmekteyim...

Bana Ulaşın