BLOG
OSMANLICA MEZAR TAŞI İÇİN Mİ YANİ?
10 Aralık

OSMANLICA MEZAR TAŞI İÇİN Mİ YANİ?

Son günlerde ülke gündemine bomba gibi düştü Osmanlıca ve din dersi tartışması. Gözler ecdada çevrildi. Özellikle sosyal medya günlerdir mezar taşlarına yazılan Osmanlı’ca yazılara atıfta bulunuyor ya da biz geriye mi gidiyoruz diye soruyoruz.

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Osmanlı Arşivinde 95 milyon belge ve 400 bine yakın defter bulunuyor. Bu belgelerin henüz yüzde 50si tasnif edilebilmiş. Türkiye’de arşivde çalışan mevcut uzman sayısına bakıldığı zaman söz konusu belgelerin tamamının okunmasının uzun yıllar alacağı tahmin ediliyor. Belgeler arasında dünya ve Türkiye tarihini yakından ilgilendiren onlarca metinler yer alıyor.


Tefsirden Hadise, Astronomiden Mantığa kadar çok çeşitli bilimleri kapsıyor. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış yüzbinlerce belki de milyonlarca sayıdan oluşan dergiler Milli Kütüphanede ve hatta ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde araştırmacıları bekliyor. 1950li 60lı yıllarda yazılmış hatıratlar bile Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olarak karşımıza çıkıyor. Bir ressam günlüğünü Osmanlı Türkçesi ile tutuyor, bir siyasetçi mektubunu Osmanlı Türkçesi ile yazıyor.

Osmanlı eserlerinin incelenebileceği ve bilimsel, toplumsal, tarihsel konulara ışık tutacak pek çok soruya yanıt olabileceği ihtimali bunun bir fırsat olarak görülebileceğini gösteriyor.

Osmanlıca eğitimin seçmeli olarak sunulmasının yarattığı bu tartışma ortamını her gündemde olduğu gibi topluma gerekçeleriyle anlatılmadan ben dedim olduya getirilen iletişim hatalarından birinin klasik sonucu olarak görüyorum.

İLKOKULDA ZORUNLU DİN DERSİ

İlkokul 1,2 ve 3. Sınıflarında okuyan çocukların “din dersi” kapsamında aktarılan konuları gerekçe- sonuç ilişkisine oturtmaları zor olabilir. Kaldı ki aileler de bilgilendirmeye eş zamanlı katkı sağlayamayabilir. Sorgulama yaşına yakın din dersi uygulaması öğrenilen her bilginin yaşanması için de sağlıklı olabilir.

Zorunlu din dersi yerine bugün toplumumuzun en çok ihtiyacı olan ve aslından dinden ayrı tutulamayacak “ahlak” derslerinin başlangıç olarak verilmesi yetiştikçe değer yargıları olgunlaşmış bunları yaşama nüfuz ettirecek bir nesle kimsenin hayır demeyeceğini düşünüyorum. Bugün en çok vicdanları ahlaktan yoksun davranışlar üzüyor, yoruyor.

TORPİLE DAİR

Siyasetçi yakınları da kendi bilgi becerileri kapsamında yaşamda yerini almalı seçilmekte öncelikli de davranılabilinir bu insanlara anlarız fakat sınavla alınan ve yüzbinlerce insanın da eşit hakkı olduğu bu pozisyonlara sınavsız almak az önceki ahlak olgusunu yıkar, toplum vicdanını da. Kamuoyu güveni önce vicdanlarda biter.

O zaman akıllara Bernard Shaw’ın bir sözü gelir “Çocuklarınıza ders vermek istiyorsanız kendinizi örnek gösterin Ama sizin gibi olmaları için değil, sizin gibi olmamaları için.”


SenemKılıç

1978 Denizli doğumluyum. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği eğitimimi tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Sayısal Yöntemler Yüksek Lisansı Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Ana bilim dalında "X,Y Kuşağının İstihdam Politikaları" üzerine doktora eğitimi tez aşamasında devam etmekteyim...

Bana Ulaşın