BLOG
Eştlik olmadan çocuklarımız başaramaz
10 Eylül

Eştlik olmadan çocuklarımız başaramaz

Aklı hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirmek... Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözünü hepimiz duymuşuzdur. Atatürk'ün, Cumhuriyet'in geleceğini emanet ettiği nesilleri en güzel anlattığı sözlerinden biridir. Bu hedefi gerçekleştirmeyi ise öğretmenlere emanet etmiştir. Ancak öğretmenlerin işi hiç de kolay görünmüyor. İçinden geçtiğimiz zaman dilimi köklü kırılmaları ve değişimleri de beraberinde getirdi. Bu kırılmaların ve değişimlerin ise temelinde dijital dönüşüm ve toplumun dijitalleşmesi yatıyor. Bu durumdan en çok etkilenen toplumsal kesimin başında ise çocuklar ve gençler geliyor. Haliyle eğitim ve öğretim alanı da kendini sil baştan dönüşüme ayak uydurmak zorunda. 

Eğitimde dijital dönüşüm sadece bilgiye ulaşma ya da ders işleme yöntemlerini değil, eğitime olan bakış açısını da değiştiriyor.Hayatımızın hem üretim hem de sosyal alanlarını egemenliği altına almaya başlayan yeni ve akıllı teknolojiler eğitimle ilgili her ortamda da karşımıza çoktan çıkmaya başladı bile. Artık bilgiye ulaşmanın tek yolu okular ya da kütüphaneler değil. Öğrencilerin bilgiye ulaşma yöntemlerinin değişmesi ve çeşitlenmesi sonucunda, öğretmenlerin sınıf içindeki rolleri de değişiyor ve dijital dönüşümden nasibini alıyor. 

Sonsuz bilgi ve veri arasında en önemli ayrıntı ise doğru ve manipüle edilmemiş gerçek bilgiye ulaşabilmek. Çünkü ancak gerçek bilgi, yetiştirdiğimiz nesillerin dünyayı doğru anlamalarını ve  kendilerini geliştirebilmelerini sağlar. Öğretmenlerin ise her gün yeniden üretilen sonsuz bilgi havuzuna maalesef hakim olabilme şansı yok. Bundan dolayı öğretmenler artık öğreten olmaktan çıkıp daha çok yol gösteren bir rehber statüsüne bürünmekte. Öğretmenin amacı artık doğru bilginin kaynağını göstermek ve bu kaynağa çocukların en doğru şekilde girmelerini sağlamak. Elbette bir de çocukların kendilerini tanımalarını ve gelecekle ilgili yol haritalarını çiimelerine yardımcı omaları gerekiyor. 

CAN YAKICI SORUN: EŞİTSİZLİK

Diğer bir taraftan ise her şeyin hızla aktığı bir dünyada çocukları dört duvar arasına sokup haydi öğrenin demek oldukça zor. Üstelik hepsinin elinde bir akıllı telefon olduğunu düşünürsek. Tüm hayatın cebimize girdiği bir dünyada çocukları, özellikle de gençleri dış dünyadan ne kadar soyutlayabilir ve öğrenmeye konsantre edebiliriz hala büyük bir soru işareti. Üstelik bu durumdan en çok yakınanlar da öğretmenler. Hangi öğretmene sorsanız öğrencilerin ders dinlememesinden ve derslerine konsantre olamamasından şikayetçi. Bu sıkıntıyı aşan tek tük öğretmen mevcut. Bunlardan biri de internetin fenomen hocalarından Onur Soğuk. Twitter üzerinden yüz bin takipçiye ulaşan ve verdiği online derslerle adından sıkça söz ettiren Edebiyat Öğretmeni Onur Soğuk, bu kadar çok takip edilmesini ise derslerini sosyal medya üzerinden eğlenceli bir şekilde yapmasına bağlıyor. Derslerin ayrıca interaktif bir ortamda gerçekleşmesinin oldukça önemli olduğunu vurguluyor. 

Onur Soğuk ve diğer öğretmenlerin başardıkları ise eğitimin en önemli ve yakıcı sorunlarından birini sosyal medya ve dijital dünya ile nasıl bertaraf ettiğini ispatlar nitelikte. Peki o sorun ne mi? Eğitimde eşitsizlik. 

Türkiye'de çocuk sahibi olan yetişkinlerin en genel ve üstüne en fazla kafa yordukları sorun çocuklarının geleceği. Maddi durumu iyi olan aileler çocuklarını özel okullarda okutarak sorunu aşmaya çalışıyor. Hatta bir çok aile maddi durumu iyi olmasa bile şartları zorlayarak, üstelik borçlanarak çocuklarını özel okullara yazdırıyor. Daha ilkokul birinci sınıfta özel okula yerleşen çocuk, yine özel bir üniversiteden mezun olarak iş dünyasına ve hayata karışıyor. Özel okula gitmeye ailesinin şartları elvermeyen öğrenciler ise devlet okullarında okuyarak bir devlet üniversitesine girmek için çaba sarf ediyor. Ancak sonuçlara baktığımızda iki tarafın da elde ettiği sonuçlar hemen hemen aynı. Sırf günü kurtarmak adına gidilen üniversiteler, mesleki donanım bakımından eksik üniversite mezunları ve kedini ait hissedilmeyen meslek gruplarına katılan bireyler. Durum böyle olunca da bir türlü bitmek bilmeyen eğitim tartışmaları ve yüzde 25'lere varan üniversite mezunu işsizlik rakamları... Eğitim de bile eşit olamamış, üniversite hedefli koşuşturmaca da kendini bulamamış, ne istediğine karar verme şansı tanınmamış, hayatını günü geçirmek ve anı kurtarmak üstüne kurmuş nesillerin ise ne kadar aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür olabileceğini tartışmaya sanırım gerek yok. Çünkü eğitimin olmadığı yerde öğretim sadece bilgi kirliliği yaratır ve çocukların bilgi kirliliği edinmeleri için okula gitmelerine hiç gerek yok. Akıllı telefonları zaten ellerinin altında. 

ÖĞRETMENİN OLMADIĞI YERDE İNTERNET VAR

Peki bu mevcut durumu aşmamızın yolu yok mu? Elbette var. Bunun tek yolu ise özgür ve eşitlikçi bir eğitim sisteminden geçiyor. Hala öğretmenlerin ancak zorunluluktan hizmet verdiği bölgelerin bulunduğu bir ülkede yaşadığımızı göz önüne alırsak bunun hiç de kolay olmadığı açık. Fakat atık dünya 20 sene öncesinden çok daha farklı bir durumda. Öğretmenin gitmek istemediği bir dağ köyüne internet çoktan ulaştı bile. Bu ulaşabilirlik ise kutsal öğretmenlik mesleğini hiçbir karşılık beklemeden yapmak isteyen öğretmenlere de büyük bir şans tanıyor. Ayrıca iyi bir öğretmen de kendi sıkışmışlığını bu sayede yenebiliyor ve çok daha fazla sayıda öğrenciye ulaşabiliyor. İşte tam da bu yüzden Silifke'de öğretmenlik yapan Onur Soğuk sadece Twitter üzerinden yaklaşık yüz bin öğrenciye ulaşıyor ve tüm Türkiye'den öğrenciler yetiştirebiliyor. Üstelik isteyen öğrencisi istediği gibi kendine ulaşabiliyor ve geleceğiyle ilgili rehberlik de isteyebiliyor. Onbinlerce rehberlik öğretmeninin bulunduğu ülkemizde öğrencilerin Twitter üzerinden rehberlik istemeleri ve medet ummaları da tartışılması gereken diğer bir konu.

Elbette bu belirttiğim yol eğitimde fırsat eşitliğini çözmenin, özgürlükçü ve eşitlikçi bir sistem kurmanın tek ve kesin yolu değil. Bunun için devletin ve sivil tolum kurumlarının büyük bir çaba sarf etmesi gerekiyor. Tüm çocuklarımıza en iyiyi verebileceğimiz ortamları kurmamız şart. Üstelik birebir eğitim hala ispatlanmış en iyi yol olarak karşımızda duruyor. Aksi takdirde doğru bilginin öneminin altın değerinde olduğu günümüzde öğrenmeye aç çocuklarımızın yalan yanlış bilgilerle doldurulması ve gelecekte ülkemize bırakın faydayı, zararlarının dokunması işten bile değil. Çünkü biz doğru eğitmezsek başkaları eğitir ve bunları yaşadık, biliyoruz.  

SenemKılıç

1978 Denizli doğumluyum. Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği eğitimimi tamamladım. Dokuz Eylül Üniversitesi Sayısal Yöntemler Yüksek Lisansı Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Ana bilim dalında "X,Y Kuşağının İstihdam Politikaları" üzerine doktora eğitimi tez aşamasında devam etmekteyim...

Bana Ulaşın